DİZ

Kıkırdak Nedir?

Kıkırdak dokusu diz, omuz, kalça, ayak bileği gibi eklemlerde bulunan; kemiklerin sonlandığı ve eklemleştiği bölgelerde kemik uçlarını kaplayan özelleşmiş bir dokudur. Yük aktarma ve sürtünmeyi azaltmak için kendine özgü kaygan ve elastik bir yapısı vardır. Kıkırdak dokusu eklem dejenerasyonuna (kireçlenme) karşı direnç gösteren, eklemlerdeki yükün aktarımını sağlayan bir yapıdır. Bu sayede eklemleri kireçlenmeden koruduğu gibi, eklemlerin maruz kalacağı darbeler sonucu zedelenmesini de engeller.

Kıkırdak nerelerde bulunur ?

Vücutta 3 temel kıkırdak yapısı vardır. Bunlardan en önemlisi eklem yüzeylerinde, büyük solunum yolu duvarlarında (burun, soluk borusu) , kaburgaların iç kısımlarında ve epifiz dediğimiz kemiklerin büyümesini sağlayan yapılarda bulunan hiyalin kıkırdak dediğimiz tipidir. Bu tip kıkırdak vücudumuzda en çok bulunan kıkırdak türüdür ve bu yapının sağlamlığı hareket sistemimizin sağlamlığı, eklem kireçlenmesinin gecikmesi ve önlenmesi, eklemlerde oluşabilecek hasarların en aza indirilmesi açısından önemlidir. Bunun dışında kulak kepçesinde bulunan elastik kıkırdak ve sırttaki omurların arasında bulunan disk dediğimiz yapılarda bulunan fibröz kıkırdak bulunmaktadır.

Kıkırdak oluşumu ne zaman tamamlanır ?

İnsan anne karnında iken iskelet sistemi oluşumu kıkırdak formundan başlar. Daha sonra kıkırdak yapı kemik formuna dönüşmeye başlar. Bu dönüşüm 20li yaşlarda tamamlanır. Ancak eklem yerleri ve belirli bölgelerde kemikleşme olmaz ve kıkırdak yapı korunur.

Kıkırdak kendini yenileyebilir mi?

Kıkırdak kanlanmasını ve beslenmesi sınırlı olan bir dokudur. Kıkırdağı besleyen ve kanlandıran kan damarları yoktur ve çevre dokulardan beslenir. Bu yüzden olası bir hasar durumunda kendini yenileyebilme kapasitesi maalesef çok kısıtlıdır. Kıkırdak yaralanmalarında yüzeyel dediğimiz kıkırdak altındaki kanlanan dokuya ulaşmayan hasarlarda hasarın kendini onarması çok güçtür. Ancak derin yani kıkırdak altı kan damarlarının oluştuğu bölgeye uzanırsa kısmi onarım söz konusudur. Ancak onarılmış doku zedelenmemiş dokuların fonksiyonun göstermekten çok uzaktır.

Kıkırdak bozulduğu zaman iyileşmez inanışı doğru mu?

Kıkırdak dokusu bozulduğu zaman iyileşebilir ancak iyileşme kapasitesi sınırlıdır. Bu doku zedelendiği zaman hasarlı alana gelecek iyileştirici maddelerin ulaşımı zordur. Bu maddeler ulaşsa bile tam olarak hasarlanmalara dayanıklı bir kıkırdak dokusu oluşturamamaktadır. Bu nedenle günümüzde bu yapının yerini alabilecek kök hüce çalışmalarına ve bu iyileştirici faktörleri o bölgeye taşıyacak maddeler (çatı implanı) ile ilgili çalışmalara ağırlık verilmektedir.

Diz eklemindeki kıkırdak hasarının nedenleri nelerdir?

Diz ekleminde kıkırdak yaralanmaları diz eklemine gelen darbeler sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu yaralanmalar trafik kazası veya spor yaparken oluşabilir. Ayrıca çıkık sonrası da kıkırdak hasarı meydana gelebilir. Ekleme gelen travma sonrası eklem kıkırdağının altındaki kemiğin beslenme bozukluğuna bağlı olarak kıkırdağın kemikten ayrıldığı ‘’ostekondritis dissekans’’ ise kıkırdak yaralanmalarının başka bir formudur.

Ayrıca kıkırdak yaralanmalarına menisküs, çarpraz ve yan bağ zedelenmeleri eşlik edebilir ve bunlara ait belirtiler ortaya çıkabilir.

Gençler ve yaşlılardaki kıkırdak hasarı farklı mı?

Farklıdır. Gençlerde meydana gelen yaralanmalar daha çok belirli bir alanda olan, travma sonrası meydana gelen ve iyileşme ile yenilenme olanağı daha fazla olan yaralanmalardır. Nu yaralanmalarda cerrahi veya cerrahi dışı yöntemler ile tedavi seçeneği daha fazladır. Bunun nedeni o yaralanan bölge ve çevresindeki alanın rejenerasyon yani yenilenme kapasitesinin daha yüksek olmasıdır.

Yaşlılarda meydana gelen yaralanmalda ise süreç biraz daha farklıdır. Burada tüm kıkırdak dokusunda ve eklemi tamamen ilgilendiren bir aşınma söz konusudur. Bu nedenle yaşlılarda meydana gelen kıkırdak hasarının yenilenme kapasitesi çok azdır. Yaşlılarda yaralanma sonrası dejeneratif süreç başlar ve kıkırdak kaybı sonrası kemiklerin birbirine sürtünmesi ile diz protezi ile sonuçlanabilecek olan eklem fonksiyon kaybı meydana gelebilir.

Yaşa bağlı kıkırdak bozulmaları herkeste olur mu?

Kıkırdak hücreleri (kondrositler) kıkırdak metabolizmasından ve kıkırdağın işlevini devam ettirmesinden sorumludur. Bu hücrelerin yapı ve fonksiyonunda zamanla değişiklik ve azalma olur. Buna bağlı olarak her kişide yaşa bağlı kıkırdak değişiklikleri olabilmektedir. Ancak önemli olan kişinin eklem fonksiyonunu ne kadar etkilediğidir. Burada da kişiye bağlı faktörler ortaya çıkmaktadır. Kilo fazlası olan, kemik ve kas yapısı yeterince güçlü olmayan

eklemlerine çok fazla yük binen işlerde çalışan kişilerde bu süreç daha hızlı seyrederek eklem fonksiyonunu daha çabuk bozabilir.

Kıkırdak bozukluğunun belirtileri nelerdir?

Kıkırdak hasarı olan bir hastanın dizinde ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığı olur. İlerlemiş kıkırdak hasarı olan hastalarda bu şikayetlere yürüme bozukluğu, merdiven inip çıkmada zorluk, dizde kilitlenme şikayetleri eklenebilir. Ayrıca ağrıların gece uykudan uyandıracak, ağrı kesicilere ve fizik tedaviye yanıt vermeyecek şekilde şiddetlenmesi söz konusu olabilir. Bu tür şikayetleri olan hastaların şikayetleri fonksiyonel bozukluğa yol açmadan önce hekime başvurmaları gerekmektedir.

Sporcularda sık görülür mü?

Kıkırdak hasarı sporcularda daha sık karşımıza çıkabilmektedir. Sürekli travmaya maruz kalınan ve dize fazladan yük binen futbol, basketbol, voleybol gibi sporlarda; ayrıca direk travmaya maruz kalınan dövüş sporu ile uğraşanlarda yaralanma sıklığı artar. Bu yüzden spor ile uğraşanların düzenli antrenman yapmaları, diz çevresi kaslarını güçlendirmeleri, spora ara verilmiş ise birden yüklenmek yerine kademeli olarak egzersiz yoğunluğunu artrımaları önerilmektedir. Ayrıca yüzme gibi diz kaslarını güçlendiren diz dostu sporlar diz sağlığı için faydalıdır.

Dizde kıkırdak sorunlarında cerrahi dışı yöntemler nelerdir?

Fizik tedavi ve egzersiz: Erken evre kıkırdak hasarı olan hastalarda özellikle diz çevresi kaslarını güçlendirici fizik tedavi ve egzersizler faydalı olacaktır.

Ağızdan ilaçlar veya diz içine yapılan enjeksiyonlar: Ağızdan alınan ilaçların kıkırdak yapımını artırıcı veya ağrı azaltıcı etkisi olabilir. Ancak tam olarak kanıtlanmış bir çalışma yoktur. Bazı hastalarda ağrıyı azalttığı gözlenmekle beraber kıkırdak yanilenmesini sağladığı gösterilememiştir.

Kilo verme: Semptomları azaltmada en etkili yöntemlerden biridir. Dize binen yükü azalttğı için belirgin klinik iyileşme sağlamaktadır.

PRP: Kandaki iyileştirici ve yenileyici hücrelerin kullanılarak kıkırdak yenilenmesini sağlayan bir yöntemdir. Aynı zamanda kıkırdak hasarına bağlı semptomları azaltmaktadır.

Kök hücre tedavileri: Gelecek vaadeden bir yöntemdir. İleride kıkırdak hasarı olna hastalarda yeni kıkırdak doku oluşumunu sağlayabileceği düşünülmektedir.

PRP’de ne yapılıyor?

PRP insan kanında bulunan trombositleri yüksek konsantrasyonlarda biriktererek ; bu trombositlerde bulunan büyüme faktörlerinin aktifleştirilmesi işlemidir. Bu büyüme faktörleri kıkırdak yenilenmesinde, diz ağrılarının giderilmesinde fayda sağlıyor. Hastadan alınan kan, santrfifüj işlemlerinden geçiyor, büyüme faktörleri aktifleştirilyor ve daha sonra kıkırdak hasarı olan diz eklemine enjekte ediliyor.

Kaç seans sürüyor?

Bu konuda ortak bir görüş birliği yok. Seans sayısı, hastanın şikayetlerine, kıkırdak hasarının derecesine ve tedaviden fayda görme durumuna göre değişiyor. En fazla 3 seans uygulanıp daha sonra şikayetlere göre karar vermek gerekiyor.

Kimlerde fayda sağlıyor?

PRP nin çok yaygın klinik kullanım alanı var. Sadece ortopedi alanında değil, pekçok diğer klinik branşlarda da kullanılmaktadır. Ortopedik olarak eklem dejenerasyonlarında, bağ yaralanmalarında, kas zorlanma ve yırtıklarında kullanılmaktadır. Diz ekleminin dejenerasyonunda, kıkırda hasarında fayda sağladığı, hastaların şikayetlerini azalttığı ve kısmen erken evre kıkırdak hasarlarında kıkırdak hasarının ilerlemesini engellediği ve bir miktar yenilediği gösterilmiştir. Ancak ileri derece hasarlarda ağrıyı gidermede etkili olmasına rağmen kıkırdak harabiyetini geri döndürmede çok etkili değildir.

PRP’nin başarısını neler etkiler?

Başarısı hastaya bağlı olarak değişir. Hastanın yaşı, kilosu, aktivite düzeyi, kıkırdak hasarının derecesi başarıyı etkileyen faktörler arasındadır. İleri yaşlarda, fazla kilolularda, yüksek aktivite düzeyine sahip olanlarda ve ileri derecede kıkırdak hasarı olanlarda tam olarak fayda sağlamak için birkaç seans uygulamak gerekibilir. Ayrıca yeterince etkili olabilmesi için hastanın uygulamadan 2 gün önce ve uygulamadan sonra 1 hafta ağrı kesici ilaçlar kullanmaması gerekmektedir. Yine PRP nin hazırlanma koşulları, yeterli miktarda uygun hücrenin elde edilebilmesi ve uygulayan kişinin doğru bölgeye uygulamayı yapanbilmesi uygulamanın başarısını etkileyen faktörlerdendir.